O: Bir hayat yıkıntısının sürüklediği iki göz iki kaygı. Kaygısında kendi hayatı yok. Geçmişten çıkıp gelen şeyler kurmaya çalıştığı hayatını sarsıyor. Omzunda yükü var ve yükünü seviyor. Yüküne olan sevgisi onun gözbebeği. Sevmeyle sevilmeyle onmaz kalbi. Zamanın okşayarak sakinleştireceği ağrıları var. Sevilmek hoş bir rüyadır ona ama dışarıdan gelen bu yüke sırtı dayanmaz. Kabul ederse edebilirse eğer bu baskıyı, rüzgarla savrulur, çok fazla şey düşünmek sarhoşluğu vurur. Teslim olmak değil çabalamak iyileştirir onu ancak.
A: Düşlerinden düşmüş ve kafasını göğsüne çarpmış zavallı. Bu yüzden anısız kalmış. Gördüğü resimlere ihtiyacı var bulunduğu yaşta doğmadığına inanmak için. Yarası kalbi değil kalbinde. Sevmekle doğrulanır kalbi, sevilmekle. Affa mayil bir ihanet çeşnisi var geçmişinde. Karşısına ansızın çıkınca hatırlaması kolay oluyor. İlk gördüğü yerden ve zamandan görmek istiyor onu ama göremiyor. Zaman onun için akabilir nitelikte. Böyledir, yarası kalbinde olana akar zaman, yarası kalbi olana değil. Bu ikisi aynı yerden vurulabilir ama aynı şifayı alamazlar. Aralarında
denklenmez bir başkalık taşırlar. Hayat ikisi için aynı göğün altına sığmaz.
Y: Adından başlar kederi. Adının tarihi vardır yüzünde, bu tarih bu adın kederini nakşeder taşıyana. Hoyrattır. Haylaz bir sevecenlikle göz süzer dünyada. Sevmeyi bilir. Bir tek sevmeyi. Başıboş bir gönlü vardı, bağlanacak bir yer arardı. İpini rüzgardan seçti kazmayı göğe çaktı. Günleri savrulmakla geçecekti. Daha ilk andan belliydi uslanmaz olduğu. Kaderi buydu. İlaçsız dermansız olana sarılmak alnında yazılıydı. Kanı buna göreydi. Kalbi yara olan o idi. İflah olmayacak olan. Yaralanmaz o, yarasının farkına varır. Zaten vardı yarası, o yarasından sonradır. Örtüyü açan elin şifa olmaklığına inanır ancak şifasızlıktır hakkı. Dünyada olmaklığına yanacaktır, yanmalı. Örtüsü kalktıktan sonra dünya renk değiştirir gören yerinde. Bu rengi tanımalı. Sevmekle düzelmez, sevilmekle hiç. Her güzelliğe nazarı açıktır. O kelimelerden bakar. Aradığı şey aşinalıktır. Dünyada olmasına sebep kalbi ile tek başına olmak zordur, aşina sesler duymalı. Kelimeler yetmezse ölmez, öldüğünün farkına varır. Söylemek onda yaşamak inadıdır.
Söyle Yusuf! Uzaklıkları fesheden eziyeti kutsayan alnından başla dünyaya. Alnın, münbit yemişlerin doyuran ekmeklerin tarlasıdır, merhemin merhemliğinden utanmasıdır. Söyle Yusuf!
Sözlerinden bilinsin adın, yaraların adında saklansın. Bir umudu varsa dünyanın söyle ki umutlansın.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın