Karanlık bir odada açtı gözlerini. Kafasını çevirerek etrafa bakmak istediğinde fark etti hareket edemediğini. Nefesi hızlandı. Gecenin sessizliğine kulak verdi, nerede olduğuna dair bir ipucu bulmaya çalıştı fakat ne bir ses ne bir soluk duyuluyordu. Sadece koku vardı, gittikçe belirginleşmeye başlayan pis bir koku vardı etrafı saran.

Ne kadar geçti bilmiyordu, ona bir ömür gibi gelmişti. Odanın kapısının önünde mırıltılar duyulmaya başladı. Küçük bir kız çocuğu konuşuyordu. Seçebildiği kelimelere bakılırsa da ona sesleniyordu. Cevap vermek istedi ama çaresizce kapının önünden uzaklaşan ayak seslerini dinleyebildi yalnızca. Nihayet ayaklarının üstünde bir ağırlık hissettiğinde bir sonsuzluk daha geçmişti aradan. Bu ağırlık yavaşça göğsüne doğru hareket etti ve tam kalbinin üstüne yerleşti. Suratına çevrilmiş bir çift göz vardı ve yüzünde belli belirsiz bir nefes hissediliyordu. Aniden omzunda bir sancı hissetti.

Sıçrayarak uyandığında eli alışkın olduğu bedene uzandı. Eşini yanında huzurla uyurken gördüğünde korkusu biraz yatışır gibi oldu. “Ne oldu bu saatte?” Eşi gözlerini açmadan mırıldanmıştı. Henüz tam anlamıyla ayılmamış beyninin, kelimeleri bir araya getirmeye çalışırken tökezlediğini hissetti. O söyleyecek bir şey ararken, eşi ona dikmişti bakışlarını.

“Kabus gördüm.”

Yorganın altından ellerine uzandı eşi, titrediğini fark edince sarıp sarmaladı. ”

Ne oluyordu, hatırlıyor musun?”

Hatırlamaya çalıştı. Sadece duyguları kalmıştı rüyadan geriye: Korku ve çaresizlik. Olumsuz cevabı kafasını sallayarak verdim

“Ben su getireyim sana.”

Eşi yatakta doğruldu. Korkuyla eşinin kollarına yapıştı. “Gitme!” Eşi omuz silkti ve yatağa yeniden yerleşti. Ona sarılarak kısa bir süre sonra tekrar uyuyakaldı. Evde uyanık tek kişi olmaktan oldu olası nefret ederdi. Nedenini bilmese de korkuyordu hala. Bir sese ihtiyaç duyardı böyle zamanlarda. Televizyon izlemenin yardımcı olabileceğini düşünerek salona kuruldu. Ağır battaniyenin altına girer girmez mayışmaya başlamıştı. Kanalların arasında ilgisini çekecek bir şeyler ararken koridordan gelen bir ses onu yarı uyku halinden ayırdı. Kalp atışları yatışmayınca mecburen sesin kaynağına yöneldi.

Koridorda bulduğu bir ev kedisiydi. Evcil hayvanı olmadığından nereden gelmiş olabileceğini sorguladı. Dış kapının da camların da kapalı olduğunu görünce çok daha önce, belki eve girerken içeri sızmış olabileceğini düşündü. Televizyonun karşısına geçtiğinde kedi de peşinden gelip kucağına kuruldu, bir yabancı karşısında bu rahatlığı onu şaşırtmıştı. Kedinin mırıltısıyla hızlıca uykuya daldı.

Yüreğinde bir ağırlıkla uyandı. Duyduğu ağır koku ona bir yerden tanıdık geliyordu fakat nedenini hatırlayamıyordu. Evin içinde amaçsızca dolandı. Yapması gereken bir şey varmış gibi geliyordu fakat ne olduğunu bir türlü hatırlayamıyordu. Babasının salonda koltukta uzandığını gördü. Uyanıktı fakat hareket etmiyordu. Mutfak masasının üstünde bulduğu iki parça kahvaltılığı bir tepsiye koyup yanına taşıdı, bir iki lokma da ağzına attı. Önlüğünü giydi, aynanı karşısında terli elleriyle düzeltmeye çalıştı kırışıklıklarını. Beceriksizce saçlarına şekil vermeye çalıştı, çantasını hazırladı.

Okula gitmeden annesinin odasına uğradı. Ne kadar seslense de cevap vermiyordu günlerdir. Onu bu kadar kızdıracak ne yapmış olabileceğini merak etti, odasından bile çıkmıyordu. Komşunun kızı zili çaldığında kapıyı ufacık aralayarak dışarı sıvışmaya çalıştı, içerinin halini görsün istemiyordu. Fakat gözlerinden sakınsa da komşu kızının burnundan kaçamamıştı evin hali. “Bu ne pis koku böyle, çürümüş et gibi.” Kızaran suratını görmemesini umarak merdivenleri ikişer üçer inmeye başladı.

Apartmanın bahçesinde daha önce hiç görmediği bir kedi vardı. Yaklaştıkça önce ağzının etrafında bir leke olduğunu sonra da bu lekenin kan olduğunu fark etti. Kediyle göz göze geldiğinde kaçamayacağı gerçekler birden beynine hücum etti. Küçük bedeni bu yükün ağırlığıyla oraya çöktü. Saniyeler sonra sıçrayarak uyandı, eli yanında uyuyan eşinin bedenine uzandı.

Can Danyel

Misafir Yazar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın