yürüyerek geçeceksin ormanı ve öyle ulaşacaksın kıyısına
denizin ortasında kuleleri göreceksin yarısında gecenin
isyan edeceksin cennetten kovulduğuna yürüyerek
geçeceksin ormanı utanmayacaksın bir mevsimin kış
yağacak üstüne bahar açacaksın sonra yaza kalacaksın
insansın sen unutma

yürüyerek geçeceksin ormanı ve ulaşacaksın denize
altından kuleleri göreceksin gecenin yarısı yakamoz
isyan edeceksin cennetten kovulduğuna yürüyerek
geçeceksin ormanı utanmayacaksın bir mevsimin kış
yağacak üstüne bahar açacaksın yaza kalacaksın sonra
çünkü insansın sen unutma

bir dünya kuruyorsun serin yaylalar derin vadiler
yürüyorsun kaval kemiğini iyi eden eğe kemiğinle
eğe öktür diyor isim veren anlıyorsun kemiğin delik
kavalınla yürüyerek geçiyorsun ormanı öksüzsün
bir başına çamlar var altından gürüldeyen bir ırmak
çünkü insansın sen unutma

yürüyorsun ve ellerin yanında kimsen yok
ormanın içinde yükselen dev bir çocuk
altından gök görüyorsun yanıyor gözlerin
meşelerin dalları aydınlatıyor senin yolunu
çizdiğin eğri bir efsanedir belin ağrıyor
yokuşlarda susuyorsun tırnakların kirli
çünkü insansın sen unutma

yürüyorsun bedeninde tanımadığın ağrılar
uzanmak istiyor gün boyu şişmiş ayakların
bir hayal gibi karıncalı altından kabarcıklar
fırlıyor yalnızlığına küçük adımlar atıyorsun
sarp dağlara uzanıp gülümsüyorsun sonra
kuruydu ot ateşe verdin yangın yeri yüreğin
çünkü insansın sen unutma

yürümüyorsun çünkü yoruldun ve suyu
bulduğunu sanmak yordu seni sessizlikte
kimse yoktu çıt çıkarmıyordu çamlar
bir anne gibi sarmıştı gövdeni gölgesi
büyük bir kucaktı senin için yoruldun
vadilerde sesinin yankılanmasından korkma
sesinin sesine yalnızlık olmasından yoruldun

üç kardeş hayal ettin kendine uyurken hüzünle
acı ve keder sonra ama mutluluk olmalı dedin
kardeşin ne olduğu bilmiyordun çünkü tektin
ormanda yürüyordun ve ismini bilmiyordun
yaşamanın henüz farkındaydın renklerin
çamda acı meşede hüzün ve kestanede keder

üzerinde çiçeklerden bir elbise var
sevinçle kalbinin atışı belli olmuyor
yükselen o tepeden denizi görüyorsun
nefes alışında tuz kokuyor her yerin
parıldıyor dalgalar bir alevdir yüreğin
küçük bir yumru incir sütü bulaşmış bileklerin

bana bir isim ver diye mırıldanıyorsun
gözünü acıtıyor hikayedeki o gözyaşı
süzülüyor yanaklarından devasa ormanın
her adımında yeni bir yol buluyor ayakların
alıp götürüyor acısını güneşin uzaklarda
başka bir yağmura dönüyor nefes alışın
yeni bir hikayeye kapanıyor dudakların

çünkü insansın sen

unutma

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir