melül
mahzun bakışlarıyla doğunun kadınları
doğumun kadınları
yalnızca,
doğumun.
çiçeğe çiçeh demekle çiçek demenin güzelliklerini anlatır ürkek nazarları
-okulda çiçek, sokakta çiçeh-
şu dağlardan gece geçtim diye bir balkan türküsü anmaya vakti, vakti olsa imkanı olmamıştır doğu kadınlarının
-yavaş yavaş yürü de gel tahtalar oynamasın, usul usul bas da gel annen baban duymasın-
diyemezsin doğu kadınlarına
annesi, babası, belki abisi,
hele mutlaka babası
hep duyar doğu kadınlarını
işitmez ya,
duyar.

bir kaçağa çay sunanda değerli(dir) doğunun kadınları
doğumun,
bazı hiç gönlü var bilmez dişil doğumun kadınları
doğunun,
doğunun ki baştan ayağa davun
gülşen-i hüsnüne kimler varıyor diye anılır doğunun kadınları
akçasız yavuklusunca
akçasız, -ırgatları ağaların-
hem kopçasız -onu öğrenmeye hiç gelememiştir-
teri telaşı hep bir -çukurova bataklığını tırnakların kanatırcasına ıslaha yeltenen- pürheves-elmecbur bir tarımcının-tarımcı denmez ya, bir toprak tarazı işte-,
yolma yolma, ekin ekme, tarla sulama kabalığında akçasız kopçasız -eski yavuklu, şimdilerde ırgatın-

yeşil ipek bükemez
derdini kimlere-dökemez- doğunun nazende bilmez sazende duymaz -fatma aliye’ye enîn- kadınları
ikisini de bilmez ya, amora varmaz bir amokkeştir o

peki ya
aşkı sevdayı kim yaşar doğuda
ne resim ki hiç nesimsiz bir aşk kaht-u galâsı değil mi?
değil.
aşkı -aşka münaferet neymiş öğreterek- ağalar yaşar toprakla.

uykusu sütleğen kokar doğunun kadınlarının
-ne çıkar- tek ferdiyet deryasıdır
yatar uyanmak istemez.

akademik mahfillere antropolojik tahlil mezesidir doğunun kadınları
metamorfozdan başka yol bırakılmamıştır ona
ya kendiliğinden çıkar
ya hürriyetinden.
-hiç dememiştir-