Bir an olsun irkilmeden en sunturlusundan bulutun
Yağmur terkediyor gökyüzünü
Belli ki yine yola çıkmışsın Elâ
Dudaklarından dökülen ezgiyi
Bir lavtadan damıtmışsın
Aklında bir şey var elbet
Yolları genişleten bir şey
Ki sana çıkan yollar terbiye eder insanı
Ellerine bakar menevişli çiçekler
Günebakanlar gözler yollarını
Güller zikre şayan adımlarınla açılır
Nerede süslenirse toprak oradasın
Bir kez çıktın mı yola
Kim bilir hangi yüzyılı güzel kılacaksın
Bunu sen bilirsin bir tek
Söylemezsin
Çünkü bir sırrı yaşatmak
Onu öldürmek demek
Bilirsin

Gidişin söker bütün yeşilleri
Eğer başlarını kediler ve başaklar
Tabiat acındırır kendini sana
Belli ki buralardan geçeli çok olmuş Elâ
Kefaret vakti dahi geçmiş
Ne yapsalar nafile
Neşe tahsilatı yapan freikorpslar
Cam boğazlara dayarlar çakmaklarını
Bir sigara dayarlar ciğerlerine
Bir de acıklı bir türkü
Ne varsa griye çalar
Öte yanda bir zağarcı
Nessun Dorma söyler davul çalar
Gecenin üçünde
Birinci kattan yağmurlar
Beşinci kattan şairler atlar
Karakol amirine anonslar
Derinliğe boş gözler aşinalık eder

Bulut ötesi sarmış gökyüzünü
Birazdan aralarından birini
Kurban seçecek yıldızlar
Belli ki yüzün yerde yürüyorsun Elâ
Oysa
Herkesin elleri gökyüzünde
Demek ki bir söyleyecekleri var
Herkes soluk soluğa
Demek ki kovalıyorlar
Herkes birbirinde uzak
Demek ki kimse kulak kesilmemiş
Yaşat sırrını bende seni duyamazlar
Schrödinger’in kedisi benim
Ayın yüzünü kızartan
Tan atmadan onu kaçırtan
Yolların nerede senin

Ebubekir Atik

Misafir Yazar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın