bizden mi söz edeceksin, tarih,
sararıp solmuş sayfalarında?
öyle anlı şanlı kişiler değildik
çalışırdık fabrikada, bürolarda,

tarlalarda ırgatlardık, ekşi ekşi
sovan ve ekmek kokardık,
sarkık pos bıyıklarımızla
hayata küfredip lanet okurduk.

kadrimizi bilecek misin bari,
besledik seni bunca olayla
giderdik kanmayan susuzluğunu
binlerce insanın kanıyla.

dış hatlarını alacaksın sade
içi, biliyorum, boş kalacak
ve o basit insanın dramını
hiç kimse hatırlamayacak.

şairler kendini kaptıracak
tempolara, toplantılara
bizim yazılmamış acılarımız
gezinecek boşlukta bir başına.

sözünü etmeye değer miydi?
değer miydi deşmeye o hayat?
deşmeyegör zehir gibi bir koku
ağızda acı mı acı bir tat.

çit kenarlarında doğduk.
dikenli çalıların dibinde,
ısırıp kupkuru dudaklarını
yatardı analarımız ter içinde.

sinekler gibi ölürdük güzün
kadınlar karalar bağlardı.
türküye dönüşen ağıtlarını,
yalnız yaban otları duyardı.

ölmeyip de sağ kalanlar,
ter damlardı her yanımızdan,
öküzler gibi çalışıp durduk,
o iş senin bu iş benim demeden.

“böyle gelmiş böyle gider…”
diye başlardı babalarımız
bizse surat asıp tükürürdük:
batsın aptalca felsefeniz.

öfkeyle kalkardık sofradan
kendimizi dar atıp sokağa
umut okşardı gönlümüzü
güzel ve aydınlık şeylerle.

nasıl gergin beklerdik
tıklım tıklım kahvelerde!
ve dinleyip son bildirileri
yatardık geç saatlerde.

nasıl avunurduk umutlarla!..
gök gittikçe alçalıyordu.
ıslık çalıyordu kızgın rüzgar…
ah, dayanamayacağım! istemiyorum!…

ama senin sonsuz ciltlerinde,
her harfin, her satırın altında
acılarımız çığlık çığlığa
diş bileyecek nefretle. –

çünkü hayat aman dinlemeden
dövdü bizi ağır elleriyle.
vurdu vurdu aç avurtlarımıza,
paslıdır dilimiz bu yüzden.

bu yüzden, uykularımdan
çalarak yazdığım şiirler,
parfüm kokmaz, bu yüzden
kısadır o çatık kaşlı sözler.

çektiklerimiz için,
yok ödül filan beklediğimiz
ne de o koca ciltlerinde
resmimiz olsun isteriz.

yalnız yalın anlat öykümüzü
geleceğin insanlarına.
yerimizi alacaklara anlat
nasıl cesurduk kavgada.

Nikola Vaptsarov

Çeviri : Erdal Alova
Bir Hayat Fabrikası Kuracağız, S. 115-120

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın