Her sabah ölümden firar ederken
Söyle beni hangi bahtın karası aklar Arya
İsa’nın çarmıhına göz koydum
Gersinler beni de freskle bir kilise duvarına
Ya da mülteci olayım mesela, çocuk
Vurayım kıyısına zalim dünyanın
Biliyorum kırılmaz gene de şeytanın bacağı
Biliyorum içindeki çirkinliklere aldırış etmeden döner dünya

Ama hayır Arya!
Durmalı, bir çakmak çakmalıyız gözlerine masumların ve çivi
Çivi çakmalıyız alnacına tapınakçıların
Ali olsa kılıcını çekerdi değil mi
Dedem olsa tırmalayan tırnaklarına düz giderdi
Babam var
Ben var
Bizi hangi göğün karı paklar Arya

Hani zülfünden dökülen vedaların vardı bir zamanlar
Beni alıp bir kırlangıcın huzursuz uykusuna götüren
İşte beni orada üryan bıraktığında anladım
Merhametin ihanet karşısında ucuzladığını
İşte o zaman anladım hiçin ve için pervasızca birbirini yediğini

Terliklerim çalındı
Genç bir ölüme kafa tuttum
Ayağını kaydırdım yuvarlak masaların
Direğinden döndüm dervişliğin
Yeniden başladım
Yeniden başladım
Bir daha
Bir daha
Bir daha denedim
Yok olmayı
Kenevir emziriyordu sanki anneler
Gelenin başı dönüyordu bana
Orta Çağ’da lanetlenmiş bir sakat olmayı dilettiriyorlardı
Yok olamıyordum izin vermiyordu yeni dünyanın cellatları
Beni yok et Arya!

Öyle bir yok et ki
Annem üzülmesin
Babam emekli maaşıyla taksitli konfor satın almaya devam etsin
Haciz memurları dayansın sömürgecilerin kapısına
Acılarıma varis olsun krizantemler
Sonra seni yok et Arya!

Enes Kocaaslan

Misafir Yazar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın