Gökten düşen bendim. Adem’in kafasına değil eline düşen elma yoktu. Havva bundan bihaber başka trene bilet almış binmiş 9.45’te, o trene ben de bindim. İsmim silinmişti yeryüzünden tam yedi kere, adımı bilen varsa söylemesin. Tanımlamasın beni hiçbir kelime, bir anlamım olmasın hiçbir çağda, olsam olsam kuş olurdum menevişte. Sesim kulaklarımdan bağımsız, ellerim hürdür, gözlerim muhalif. Yolda benim yolcu da, bir nefeste dünyanın tam ortasında. Giden yol da değil ki o yolun durma biçimi. Giden biziz, bize yolda yanımıza alacağımızı, üzerimizde taşıyacağımızı unutturmuşlar. Kervanı yolda düzün der gibi, yolda kalanın vay haline. İki kere seslenmişler üçüncü de yine duymamışım. Ben sessizliğe yakınım dedim anlamadı, ben de anlamıyorum ve anlatamıyorum. Bu bir bağırış değil haykırış, sağır etmez insanı, susturmaz durdurmaz da kendini. Anlamazlığım ha böyle mıh gibi çatılıyor kaşlarıma ezelden beri. Bir tek kuşları anlıyorum ben, neden yerde değil de gökteler? Kök salmışlar bulutlara, ne işleri var bu hengamenin içinde? Kendine yer aramaya, insan dahi sığamıyorken ve dahi kaçış arıyorken hem. Yersiz yerli kelimeler dolanıyor anlatamayışımda, dile gelse bir kuş daha uyanır içimde. Desem ki menevişli kuş benim, lastik taşı sıkarlar vallahi o benim diyemem. Meryem, iz bırakmalarımla meşhurum derim. Ses et desem kıyamet baş kaldırır… Ben bakamadığım çocukların gözlerinde anlam arayışındayım. Ben anlayamam hangi kuş ne taşır, anlatamam ki anlamazlar ordusuna ama sen dimdik dur karşımda. Bir kere geçtin ya yeryüzünden. Ben tanırım seni ayak izlerinden, sahi ya hiç geçmeseydin, kim tutardı kendi çizdiğim ellerimden..
Bergüs Füryanist
Misafir Yazar
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!