Esaretname-yi Ays VII

Ömür dediğimiz bir günse bana kalırsa o gün doğduğundan beri aynı olduğunu fark ettiğin ve o ana kadar yapıp ettiklerinle ancak bu kadar/bu gerçeği fark edecek kadar ilerlediğini gördüğün gündür. Kimi bu tanışma anını bir katastrofun içinde yaşar, kimi ölüm döşeğinde, kimi bir sadaka ile ödüllendirilirken, kimi elindekini paylaşmayıp hırsla kucaklarken, kimi olurken, kimi olduramazken…

Sen o güne kendi iradenle başlamazsın. Gün sana bir gece önceden haber vermez geldiğini. Sabahı alelade sabahlar gibidir. Güneşi solgun sarıdır başlarken, birkaç yıldızı ve varsa dolunayı soldurarak doğar, hani görmeyiz de onu doğmuş buluruz uyandığımızda, öyle bir sadeliği vardır düzenin. Sen o düzene dahil olursun hiç emeksiz. Bir güç hissetmezsin içinde, gözlerin kamaşmaz, elin uyuşmaz. Rüyanın tesirinde misin yoksa hatırlamaya çalışırken hepten mi unuttun detayları. Bir denizin içinde yürüyorken balıklar ayaklarının arasında dolanıyor, balıklar kocaman, rengarenk. Onları ezmekten korkuyorsun. Sonra? Başka bir şey kalmamış aklında. Ben neyi ezmekten korkuyorum diye düşünmezsin. Denizin içinde ismin yazıyor. Su dalgalandıkça ismin dağılıyor. Unutuyorsun ismini. Ben neyi unuttum diye de düşünmezsin. Rüya imiş. Rüyana sahip çıkmaya fırsat yok: gün sensiz başlamaz, güne atlarsın.

Aynı cümleler, aynı kişiler sarar etrafı. Aynı yiyecekler ve renkler. Tonlarında bir oynama yok, tonları aynı değişmezlikle açıktan koyuya sıralanmış. Bazı renkleri neden daha çok sevdiğini o gün anlarsın; zamanın başıyla sonunu aynı anda görmüş gibi. Kelimeler gelir aklına, dilinin ucuna. Kilidi açar gibi kullanırsın kelimeleri, hayır dersin daha önce denmemiş bütün hayırlar adına, kükreyerek, olmadı dersin sanki hiçbir vakit hiçbir şey olmamış gibi, yarım kalan her şey üst üste, birbirlerini yarımlıklarıyla tamamlayan bir yığın halinde orada birikirler. Olmadının üzerinde bütün olmayışlar bir örtü gibi, olmadılar kulübüne doğduğunda üye yapmışlar seni ama bunu son olmayışta anlarsın. Duvardaki tüfeğin patladığı an fark edersin ömrünün tek manalı gününü yaşadığını. Tüfek sana doğrulmadığı halde zihninde bir şeyi öldürür; ezberlerini. Sayıkladığın ne varsa sırrına vakıf olursun.

O o mu demekmiş? O demekmiş.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın