Esaretname-yi Ays X –

Saatlere bölebilmeyi isterdim günü, her saat başı ne yapacağımı hatta sonrasında ne yaptığımı bilebilirdim böylelikle fakat yok, gün yekpare bir dağ, ne tümsek ne kaya ne çakıltaşı ne kum. Anları temsil eden kum tanelerinin ince belli bir cam kavanozdan dökülüşü benim için bir mana ifade etmiyor. Anlar en değerli ve en geçerli parçası zamanın fakat yok, anlardan oluştuğunu bildiğim halde tek bir an dahi bir diğerinden farkını bilmiyor, gösteremiyor, ben de bilmiyor, gösteremiyorum.

Bunlara rağmen aniden bir geri sayıma hazırlanırken buldum kendimi. İlk yapılacak olan bu geri sayımda en küçük birimimiz nedir, an mı, salise mi, saniye mi, dakika mı, saat mi, gün mü, bunu belirlemek. Birimleri kaçardan sayacağımı ancak bir kez saymaya başlarsam öğrenebileceğim, bu da heyecanıma ve hevesime bağlı. Zaman bir kez akmaya başlarsa bu aynı zamanda beklenen şeyin değerini ve beklerken meşgul olunan işlerin, düşüncelerin kalitesini de belirleyecek.

Saatlere bölebilseydim günü, her saat başı ne yapacağımı bilseydim üstelik, bu benim bekleyişime bir düzen getirirdi. Ben derdim, akşama kavuşacağım o şey için uyandığım andan itibaren kendimi kâh susarak, kâh konuşarak, kâh uyuyarak oyalıyorum. Bu sebepten hayatımın bir günden oluşan bölümüne kısaca oyalanma diyebiliriz. Fakat bir gün kadar kısa bir zaman diliminin sonunda ulaştığımız şeyin geçerlilik süresi sanki bekleyişimizin kısalığı kadar kalıyor. Bir gün beklediğin, bir yıl beklediğin, bir ömür beklediğin aynı değerde ve kalitede olmuyor. Geri sayım ne kadar geriden başlarsa kavuşma o kadar değerli oluyor.

Bu geri sayım ne için? Neyi bekliyorum? Geri sayım bittiğinde ulaşacağımız o meçhul vuslat saadet mi, hani -şu kendimizi yalnızca layık görmekle- eşiğine varabileceğimiz kapı. Karanlığın içinden tozu dumana katıp gelen bir yorgun atlı mı saadet, ata binmeyi biliyor mu? Bir damla su yahut gülmez bir dudaktaki memnun bir tebessüm mü saadet? Sırf beklediğimiz için kendini nerelere saklayacağını bilemeyen utangaç misafir çocuğu mu saadet? Saadet seni ne kadar uzun zamandır beklediğimi ben de bilmiyorum, en küçük birim ömrüm müydü saadet? Ayaklarını kıran kim saadet? Geri sayımım bittiğinde sana mı ulaşacağım yoksa sana asla ulaşamayacağım gerçeğine mi? Saadet, sen nereden çıktın, senin için değildi bu geri sayım, sahi sen nerelerdesin?

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın