Ağlamaklı bir yıldız ansızın düşer muvazzaf geceye inat
bir ses ki, asya’dan kalma bir tat bırakır
kırklı yaşlarda durmadan.

Paçalarımız çorludur bakma ütülü şimdi
iri kıyım bezirgan türedi gövdemizde
ne orada kaldık ne de buralıyızdır
modern betonlar arasında boğulmaya ramak kala
gök mavisi bir nefes ararız.

Yazgısında vuslat, sadağında hınç saklı
bir inattır buranın çocukları
nağmelerden nağmedir nal sesleriyle harman.
Müdavimi olmuşuz demirden çıkrığa
bir ses ki, bilirsin bozkırdan kalma
toprak tüter buram buram.

Bir ses derim ötelerden çağıldar ibrişimler
kıldan çadırlar derilir yün döşekler üstte
savrulur nallar, davullar, körpeler
bin yılların sesi değer.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın