ömrümün son susayışında tuzlu genizler bıraktım
düzlükleri geçtim fırtınayı, boranları,
dağları geçtim karları, kışları,
epey zamandır ayları, yılları,
koca dalgalarla boğuştum diri çıktım, yılmadım.
şimdi seninle omuz omuza, sırt sırta vereceğimiz kavgalar var
birlerden atladım, binlerden,
köpük köpük sulardan,
avuçları kavuran kumlardan,
ülkemin kara, makus talihinden,
sırtımı dayadığım dağın sağlamlığı,
yüreğimi içinde sıkıca tutan avuçlarının sağlamlığı sayesinde.
şimdi bana güç veren ellerini tutup
düşmanla göğüs göğüse çarpışma vaktidir
bir tan atımı zamana kurşun atamazsam
kurşunla senin arana kendimi atarım.
gençliğimi,
sarıya çalan seyrek saçlarımı,
nasırlı ellerimi,
görünmekten aciz gözlerimi,
bakılmaya hicap yüzümü atar,
gözümü kapar,
gözümü kapadığımda gördüğüm siluetine tapar,
tüm bu saydıklarımı,
özümüze yük olan bu dünyayı yakarım.
yoksa bitmeyecek bu hayat raksı,
yola girmeyecek aksi hayatımız, aksi!
soluk soluğa kaldım yaşamaya çalışmaktan,
yorulma diye bir nefes fazla, bir nefes sen için çekiyorum,
bir solukta seni içime, bir solukta kılıcımı kınından çekiyorum.
bitmedi kavgam.
ayaklarımı yere sağlam bastıran zaferlerin,
göğsümde göndere çektiğin bayrak,
kınında durmaya aykırı gözlerin,
ve
etrafımı çepeçevre saran kokunla hazırım.
hoyrat kavgalar da hazır.
boğulmadan dalgalardan çıktım, şimdi sırada kavgalar var.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın