bizi baştan başa sarmışken mucizesizlik

komam üzerimde muska
yüreğimden özge
gözlerem yazda seni,
ayazda
karda seni

ne haziran ne teşrin
şimşekler od çaxanda
tutarım yâdda seni

çiy yaprağa çatanda
filiz göğe bakanda
ruşen olur kaşifin senin
yağız atıyla rahvan, dörtnala
zülfünden bir köprü gezsin ister
ruşen ali
yani ki bu çağda ince memed
bilmesin ne mostar, ne mohaç
ihtişamını
bilmesin don volga inkisarını
bilmesin viyana beç çerâğını
çerağın ki aşılmaz bir ırmak, basılmaz bir yangın, varılmaz bir memlekettir.
memleket ki ne cahit sıtkı bilir
ne bekir sıtkı
sezilir ancak kâşânesinde gönlümün

şu güzerân-ı hayat,

‪bizi baştan başa sarmışken mucizesizlik,‬
‘ihsan hayata inanır anlıyor musun,
hayat mucizeyle doludur der‬
yine suat küstah, ukalalıkla güler
mümtaz
ıstırabın içinden geçerek
kevserini aşkın içerek
kimi, neyzence ‘geçer!’ deyerek
tıpkı bir taşlık yolda, çalılık
yürür alaturka
nurana,
bir rast semai mırıldar
rû be rû
nigâh etsek ey peri
mâh yüzüne meftun
çeksem ahesterev kürekleri
hiç solmasa mehtab
uyanmasa sabah-ı haşre dek
hurşid-i cihantab

sen inci küpelim, sarp kûçelim
pinhan avalim kanat çırpsa
namlı masal sevdalılarına
matvi cihanlar açılsa
ey nigârım senin
senin tîr-i müjgânına
hani şu kuzeyin mona lisa’sı
hani boğaziçi şen gönüller bakası

bir gazel düşecek nigârım bir gün
yaprağa doğru
vuracak tamgalar
ölümün valsini küremize
o vaxt dönecem men sene,
men sene.

bir ufka vardık ki sevgilim
yalnızız

bitmeyen sükûn bu gece.

-ebedi uykusu fesleğen, reyhan ve bilumum uçmak esintileri kokacak Genceli Nigâr’a, 15. yaş gününde mahcubiyetle adanmıştır-