“Gözlerin yok mu senin
Nasıl inebilirsin
O yüce dağbaşından bu bataklığa”

Vakti geldi
An artık kavranılacak gibi değil
Kaç duyumuz varsa hepsi kuşatılmış
Bütün zilletini kuşanmış çağ denen yaratık
Vahşetin kıyılarındayız
Onursuzluğun burçlarında
Gardımızı kovalayan tebessümler
Tam otomatik selâmlar hâne ekonomisine
Ki burada
Nedense ara ara vurulur piyasalar
Dolar acıdan ölmez
Hiçbir değerli kağıttan boşanmaz kan
Bu nehir başka pek çok cepten çıkıp yukarı doğru akan
Yakan yıkan
Demokrasi getirip petrol çıkartan
Ondandır ki
Feryatlar duyulmaz fiyatlar kadar
Haftanın kimine göre kara
Kimine göre kutsal günleri kadar
Bu dizgiden çıkacak göğün enginliğinde de
Yalnız ahmak olanın gözleri şakırdar

Her zaferimiz bir batında sayısız utanç doğurur
Ve bu utanç her asırda bir haykırış bulur
Haysiyet sahibi avazlarda
“Dinleyin ey vakti duymak doruğuna varanlar”
Yalnız en yüreklilerimiz duyar hep
İlk taşı hep onlar atar
Çünkü yalvaçlar
Başları dik gözleri pek
Tortumuzu çökertene dek
Karanlığımızı yakadurur
Çocuklar kıyılara vurur
Her şeye, en çok da
Canı tatlı ama başkalarına obur
Bizlerin gırtlağına oturmak için vurur
Çocuklar
Vurur
Vurulur

Demek ki vakti geldi
Bu vahşetten ceketimizi almanın
Çıkıp kendimizden yırtıp kendimizi
Kendi dediğimiz şeyle mesafe koyup aramıza
Bir omuz da çeperlerimize atmanın vakti geldi
Çıksın ellerimiz ceplerimizden
Derimize yapışan maskeler de çıksın
Ya mahir bir terziye sunalım hayatlarımızı
Her nakışında hayranlık uyandıran bir giz
Ya da bir kutu plaseboya sürpriz

İşte vakti geldi
Bak işte kırık ayaklarımız
Bir namlu dayansın artık şakaklarımıza
Santûrîler ayaklansın
Söyleyin Feyruz bir şarkı getirsin
Şakkolalım içtikçe
Çekelim kara zevklerimizin iplerini
Gelelim şeytanlarımızla yüzyüze
Sokalım ellerimizi yarattığımız cehenneme
Ellerimizle
Erisin zincirlerimiz tutuşan ellerimizle

Artık vakti geldi
Zaman bizi beklemekte
Ne farkeder
Haber, vapur yada sevgili
Biz gidelim
Zaman bizi beklemekte
Sarılalım Torino atına
Bir yetim muştulayalım
Eskisi gibi değil çok eskisi gibi
Patlasın portakal çiçekleri
Asfaltın göğsünü açalım

Çünkü vakti geldi
Hakikati ellerinden tutmanın
Blue jeanden çakşıra dönmenin
Yumruğunu sıkan dağlara
Bumbayı dirisa etmenin vakti geldi
Ellerimize solusun atlarımız
Uzaklar sokuluversin yanımıza
Hayatta mutlu olmaktan mühim şeyler de vardır
Yıldızları duyabileceğimiz bir yere gidelim
Mutlaka anlatacakları vardır

Ebubekir Atik

Misafir Yazar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın