Yamaçlarında yürür şehirlerin çarpık bacaklı adamlar janti
Geçtikleri yerde çocuklar ellerini saklar bunlardan bir günahı saklar gibi
Utangaç çocuklar tırnakları kirli
Her utandığında bir çocuk dünyanın nasırı biraz daha sızlar

Yeşil seven adamlar döviz bozan
Hasbihalden ve broşürden yapılma adamlar
Çocuklara sorarlar;
Kağnı yükünde mi taşınmalı cesetler?
Yoksa gösterişli bir bando eşliğinde mi?
Bize en çok yakıştırılan
Üzerimizde en cakalı duran
Ölüm ve çocuklar…

Çokça bahsi geçen
Son dakikalarda ve çarşılarda
Ekranlarda hızlıca akıp giden
Halbuki dişlerimizin arasında da kalmadı ondan artık
Saymayı bıraktığımız vakitlere eriştik tamam!
Efsanelerden çok sonra kovulduk duâlardan da

Babası yiten kızların göğüs kafesinde taşıdığı mıdır dünya?
Bir çiçek nasıl bu kadar yakışır bir mezarlığa?
Oysa bunu en iyi toy babalar bilir
Çünkü burası en çok mezarlıkların ve arefelerin ülkesidir

Kimlerin omzunda yükseldi bu konak bey amca
Avucu nasırlı utangaç çocukların
Faytona koşulan gebe kısrakların
Damı bayraklı tek göz odaların
Bankaların,reklamların,
rezidansların,kuşe kâğıtlarının ve yalancıların vatanında…

Sorular;
Gözlerimizi kaçırdığımız her defasında
Esaslı ve meraklı bir nasılsını bekledik
Kesik bilekler ve sessizlik esnasında
Peki ya beklenen gelseydi ne diyecektik?
Kulağımıza okunan ezandan başlamak kâfi gelir miydi?
Allah-u ekber ve yahut kâl-û belâ

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın