“Anam kurşun döktürdü, kanatlarım kırıktır”
Yarayış kapusunu açan anahtarı ilk onlarda gördüm
Eğilmeden girdiler çile hanesine dahi
Onlar yarayış kapusunu bir kerede açtılar
Ne kilit, ne kapu, ne perde, ne kanat
Bir kırlangıcı bir martinle vurdular
Bir şeyle geçiştirilen akşamüstünü
Bir avuca bir parmak kına vurdular
Bir şeyle yatışmayan bir geceyi
Bir kılıcı tuttular, bir kın’a vurdular
Bir kanım uykusuz bir sabahı
Bir ademi tuttular, kûn’e vurdular
En ateşli silahın namusunu
Sonra kaygusuz seyre durdular
Tüm yaldızlar dökülürken oradaydım
Sorgucuların görevini aksattığı o yerde
Vardı ama hep eksikti, boldu ama olmamıştı
Taştı ama dolmamıştı
Mış gibi yaptılar, sözleri ağu oğlu ağu
Ben de onlardan öğrendim -Mış gibi yapmayı
Kanunları, tüzükleri ve dahi kararları
Çarşılar boyunca yalandan gülümsemeyi
Selâm almayı ama vermemeyi
Caddeler boyu uzayıp gitmeyi
Güneşle birlikte ricatı
Yağmurla başlayan kıtali
Ve katli.
Onlardan öğrendim ne varsa hasılı
Bize sormaktan başkası kalmadı
Sorgucuların görevini aksattığı bu yerde
Sorduk: Kaç kırlangıç kadar ömrümüz kalmıştır