Ah beni yaz oyunumdan sonbahar ciddiliğine
sürükleyen yalnızlık
Yamalı kiraz dallarına astığım defter
Kuru salkımlarda kaybettiğim el izlerim
Beyhude çabalarım ah
Hûdhûdün kanadından izlediğim hayallerim
Yeni yaratılmış aruz vezni ikiz gözüm
Gözlerim ya da yazılmayan şiirin cenin kafiyesi
Göğsümde sızlayan sevda
Ağaca sevdam, dağa sevdam, celladıma sevdam
Ah beni gururlu bakışımdan vuran yalnızlık

Beşikteki su çiçeği kardeşim
Babamın maaş bordrosu
Annemin sütlacı ve tansiyon ilacı bir de güneş görmeyen mutfak
Sefer taslarına sıkıştırdığım sorular kadar kısa kandil günleri edilen dua kadar uzun gece yarılarım
Nereye gitsem orada olmayışımın kısa tarihçesi adımlarım
Ki ben kırk bıçak darbesiyle bir saydım ayak izimi
Şimdi gözlerim daha büyük

Ey çöle düşmüş küflü yalnızlık
Susatan çeşme ağlatan gül
Bulut kesmiş keskin bıçak
Gökten düşen alev topu pranga
Yahut saçlarımın rüzgarına kapılan güvercin
Eteğimin zillerini çalıp kaçan
Sofraya en son oturan kınalı eller
Beklediğim bahar
Gönlüme serin gelen kış
ve yeşil pabuçlarım
Bilmiyorum şimdi hangi kapıyı aralarım
Vah beni kıyıya atmış sisli yalnızlık

Tayibe Karaloğlu

Misafir Yazar

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir Cevap Yazın